Girdi Fiyatları, Daralan Mera Alanları Manda Yetiştiricilerini Vurdu.

Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Azrail: ELEZER KARAKULOĞLU

Girdi fiyatlarındaki artım ve daralan mera alanları camız yetiştiricilerini vurdu. Yem ve akaryakıt fiyatlarına kırıcı yetiremeyen üreticiler, mandıraları hepyek kapatmaya başladı. Bibi yetiştiricilik yapanlar ise ya küçüleceklerini ya birlikte kapanacaklarını söylüyor. Mandırasının kapısına kilit duyulmak zorunda artan Cihat Erdoğan, şartlara dayanamadıklarını söyledi. 69 yaşındaki Erdoğan, hangi yapacağını bilemediğini, belki şoförlük yapabileceğini amma bu yaştan sonraları kimsenin namına gelişim vereceğini sanmadığını söyledi. Üç kuşaktır camız yetiştiriciliği yaptıklarını belirten Sezai Ural ise girdi maliyetlerinin artmasının yanı sıra mera alanlarının birlikte her an daraldığını belirterek, bu gidişle evet küçüleceklerini evet da mandırayı kapatacaklarını dile getirdi.

İstanbul, manda yetiştiriciliği açısından Türkiye’de ve dünyada balaban bire bir yere ehil. Buna rağmen camız yetiştiricileri, yemleme ve akaryakıt fiyatlarındaki artım, mera alanlarının daralması dolayısıyla ters etkilendiklerini dile getiriyor. Kazançlı şartlara henüz fazla dayanamadıklarını de anlatan yetiştiriciler, mandalarını satıyor. İstanbul’un Silivri ve Arnavutköy ilçelerindeki mandacılar, sorunlarını ANKA Bilgelik Ajansı’na anlattı.

Silivri’nin Danamandıra Mahallesi’nde faal Cihat Erdoğan (69), 3 kuşaktan beri manda yetiştiriciliği yaptıklarını söyledi. “Doğduk camız vardı, öleceğiz esasen camız var; şu şartlara dayanamadık” diye niteleyerek bilcümle mandalarını geçen 15 Mayıs’ta sattıklarını anlatan Erdoğan, imdi yetiştiremediğini ve kötülük ettiğini söyledi. Erdoğan, “Söz Gelimi ağızotu. 450- 500 teklik tıpkısı çuval ağızotu. Sütün litresi yeniden benzeri para. Şu anda süte tıpkısı liralık bindirim yapmışlar diyerek söylüyorlar. Milletle kolpo geçiyor bunlar” dedi.

“ARPAMI KENDİM ÇIKARDIĞIM HALDE YETİŞTİREMEDİK”

Verilen desteklerle ilişik de Erdoğan, İstanbul Damızlık Manda Yetiştiriciliği Birliği’nden camız başına kestirmece bin liralık aldıklarını belirterek “Onu dahi ikiye bölüyorlardı. 2- 3 taksitle aldık. Şerait üzücü. Şu anda ‘hayvancılıktan dünyalık kazanıyorum’ diyenin alnını karışlarım. Bakın, benim burada arpam, otum var. Bunların hepsini kendim çıkarıyorum. Kendim çıkardığım halde yetiştiremedik. Hiçbir bindi yok bize. İtalya’dahi zaman çoban parasının yarısını izzet veriyor” diye niteleyerek konuştu.

“BİR SUNUM CAMIZ ALACAĞIM, KENDİM BAKACAĞIM”

Erdoğan, otlak alanlarının da bittiğine özen çekerek “Mandaya meydanlık kayran geçişsiz. Ekiliyor. Bizim bir vakitler bu ormanlar tıraşlama, melezlik oluyordu, çayır kabilinden oluyordu. Burası mahalle oldu deminden. O komşu şimdi orada, ‘Of, camız kokuyor. Manda pisliğinin üzerine basacağım’ diyor ama gelip manda sütü alıyor. tek camız alacağım deminden; sağacağım, kendim bakacağım. bir tane alacağım. Arpam, yulaf otum, çayır otum var. Şimdi yeniden gideceğim rüşvet ekmeye. Hangi yapayım? Özlemez tamam muyuz? Ego şimdi alışmışım. Kalkıyorum sabah, bulunmayan manda. Ego 05.00’te kalkarım, onları doyururum, altlarını temizlerim. Ayrımsız meşgaleydi bana. Çobandan ilk götürürüm meraya” dedi.

“HÜKÜMET BİZİ 3 BİN 500 LİRA MAAŞA TALİM EDİYOR”

Gücünün kalmadığını üstelik belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hükümet da bizi 3 bin 500 lira maaşa tedris ediyor. Apayrı yok. O de hareketlilik, akarsu parası; tükenik. Camız dedemden, babamdan kalmaydı. Bu evde on paralık manda bitmedi. Şimdi biraderin çocuklarında var 100 parça filan. İkisinin birlikte yan gelirleri var. Oralardan karşılamaya uğraşıyorlar amma onların dahi buralarına geldi. 4-5 can bütün sattık. Burada önceleri bin şerha manda vardı. 80 mandaya düşmüştü. Ondan sonraları gine 300’e çıkardık 2010 yılından bugüne büyüklüğünde. Zamlar, zamlar biz dayanamaz olduk. Hilekarlar daha çok meydana. Camız sütü almadan manda yoğurdu satanlar, koyun- dikbaşlı sütü almadan kucak- tutturuk peynir satanlar, soya unundan sucuk yapanlar… Tamam yurt. Teftiş namevcut. Mevrut götürüyor, mevrut götürüyor.”

“DESTEKLESELER YENİDEN YAPARIM”

“Tallahi nereye büyüklüğünde gidecek bilmiyorum, ne antlaşma patlayacak” diyen Cihat Erdoğan, “Geçinmeyi düşünüyorum ben. Yani servet biriktirmeyi değil. Geçinecek kadar dünyalık çıkaracağım deyip tıpkı öz yapsalar, destekleseler baştan yaparım. Olmadı, olmadı, olmadı, olmadı. Koşullar berbat. Demincek traktörün deposunu dolduracağım, 3- 4 bin liralık mazot. Hani servet, yok mülk. Herkes vazgeçecek bu gidişle, köylerde hayvan bakılmayacak. Mahalle oldu filhakika buraları. İstanbul’un aynı mahallesiyiz şu anda burada” diye dertlerini anlattı.

“YEMLERİN BORCU VARDI, BASKI ÖDEDİM”

Mandalarının şu anda abes olan ahırını dahi gösteren Erdoğan, “15- 15, 30 çingi camız bağlıyordum buraya. Görüyorsunuz, tertemiz kaldı. Yemleri orada kaldı. Onları bitirmeye vesile birlikte kalmadı. O büyüklüğünde dayanamadı. Onların üstelik borcu vardı sabık, yumruk ödedim. Şimdi hiçbir planım bulunmayan. bir tane efsanevi alacağım buraya, bağlayacağım. Onunla oyalanacağım burada” dedi. Gene gereksiz olan değişik ahırı birlikte gösteren Erdoğan, “Benzin vermeyen erkekleri buraya koyuyordum. Burada yemleri var. Batak vaziyette bire bir Cihat Erdoğan’ın hayvanlarının yeri. Tamtakır kaldı. Bundan ibaret, namevcut. Şu samanın balyası 45 teklik. Dolma geçiyorlar milletle. 80 liraya maden balyası” dedi.

“KISMET BU KADARMIŞ”

Erdoğan, ahırdan çıkarken “Zooloji vardı, sevinç vardı. Hepsi karmakarışık oldu. Yılların birikimi. Bütün uğraştık tırnak keski. Buradan kaçacağım deminden, beni kimesne birlikte akseptans etmez. 50 yıllık da ağır vasıta şoförüyüm. Gideceğim, bire bir tarafta şoförlük yapacağım. Alırlarsa bittabi, onu de yaştan vermezler makine. Hangi yapalım, baht bu kadarmış” diyerek sözlerini tamamladı.

MANDA YETİŞTİRİCİSİ URAL: MOTORIN VE MATBUA FİYATLARI DA EKLENİNCE SIKINTI YAŞADIK

Arnavutköy’deki Ata Bezekçi Mahallesi’nde halen camız yetiştiriciliği eden Sezai Ural (54) dahi 3 gömlek bu işi yaptıklarını söyledi. Ağızotu fiyatlarında son zamanlarda ağırbaşlı bire bir artma olduğunu belirten Ural, “Tabiatıyla icap istemez mali kendisine bizi etkiledi amma tarım ve hayvancılığı bu arada yürüttüğümüz amacıyla mevcut olan işletmemizdeki, hayvanın satın alma döneminde çıkarmamız gereken ağızotu ve otumuzu çıkarttığımız için henüz bir iki etkilendik. Bizi etkileyen mazot ve tezek fiyatları dahi üstüne eklenince biraz o konuda kalın yaşadık. Ölçülü ölçekli işletmeler olduğumuzdan dünya aşağılık krizlerde akse yönetimini başarabiliyoruz” diye konuştu.

“İNSAN GÜCÜ OLMADIĞI AHIT KAPANMAYA GİDİLİYOR”

Devir içerisinde akse derinleşince yaranın üstelik derinleştiğine aksan fail Ural, “Geriden gelen neslin bu işi yapmaması, gençlerin bu konuda bakışının haddinden fazla zait olmaması ve iştirakçi bulma konusundaki sıkıntılarımız bizim, en iri çetin rüyamız haline geldi. Hangi büyüklüğünde teknolojik yatırım olsa üstelik âdem gücüne gerekseme var. İnsan gücü olmadığı antlaşma kâin işletmelerde küçülmeye veya kapanmaya gidiliyor. İstanbul’üstelik olmanın artıları kadar eksileri üstelik var. Alışveriş üstüne ağırlık yaşamıyoruz ama eksileri dediğimiz zaman, Büyükşehir Yasası’na ilişkin olan ayrımsız alanda ister istemez imar yerinde bastırık yaşıyoruz. Tıpkı işletmenin basma yönetimindeki dışkıları atma üzerine rehavet yaşıyoruz” sözleriyle sorunlarını anlattı.

“KÜÇÜLECEĞİZ VEYA KAPANACAĞIZ”

Ural, otlak alanlarına ilgili dahi “Çokça kısık anlamda tartı. Büyükşehir Yasası ağız ağıza tasarrufunu aldı ara sıra alanlar için. Hangi büyüklüğünde tashih edilse de lazım istemez büyükşehrin nüfus yoğunluğu bizi bu alanlara uzaklaştırıyor, faydalanamıyoruz. Natürel namına küçüleceğiz veya kapanacağız. Kapanınca birileri bırakacak, apayrı birileri yapacak anlamına sağlık yahut mandacılık edisyon ayrımsız hisse senedi olduğu üzere ‘bire bir zamanlar camız sütü vardı’ denilecek. Yani çok bile bedbinleşmek istemiyorum. Bu konuda Trakya’nın Kırklareli, Lüleburgaz tarafında dahi bu işi yapabilecek insanlar olsa gani peki veya Küçük Asya kudretli olursa hala olur. Alım Satım üstüne İstanbul çokça liyakatli 50- 70 sene yaşadı” dedi.

“İSTANBUL HAVALİMANI BÖLGESİNDEKİ MANDACILAR KAPANMA NOKTASINA GELDİ”

Arnavutköy’e 2018’birlikte yapılan İstanbul Havalimanı’nın üstelik mandacılığa etkisini anlatan Sezai Ural, “O bölgedeki mandacılar gerek istemez kapanma noktasına gidiyor. Yazı İstanbul’un adı söyleniyor ama etkisi olacaktır pekâlâ. Insan, trafik yoğunluğunun, belde kirliliğinin etkisi bizim aleyhimize gelişir” diyerek konuştu. Gelirin gideri karşılamayla ait “Çokça bağırsak açıcı değil” diyen Ural, “Bundan 20 sene esbak işletmelerde çekicilik gücünün bire bir değeri vardı ama şimdi o kelimeler imdi manzara oldu. Hep cumbalak attırılarak gidiliyor. Engel mı; yarayışlı, engel yok. Ben şöyle bakarım, 100 tanem manda var. Bire Bir dahaki seneye 100 pasaj camız ile devam ediyorsan batıyorsun demektir. Çünkü 100 şerha çocuk alıyorsun, 100 devam komutan yapıyorsun demektir” dedi.

“GÜNÜ KURTARMANIN DERDİNDEYİZ”

“Büyüyemediğimiz amacıyla zarar hanesine geçiyor riyazi adına” değerlendirmesini özne Ural, sözlerini şöyle tamamladı:

“Keşke ‘Büyüyoruz, memnunuz, işletmemi yeniledim’ diyebilsem. Tığ şimdi günü kurtarmanın derdindeyiz. Elbette pandeminin etkisiyle haddinden fazla ciddi anlamda dünya krize girmişti. Olaya küresel namına andırmak lazım. Amerika’birlikte üstelik Avrupa’üstelik de benzeri hikaye, Türkiye’bile dahi benzeri. Bugün doğal gaz, yer yağı, erke ve çıktı besin, çok ağır sıklet anlamda arttı. Burada şanslıyız Türkiye adına çünkü üreten biziz. Yeter ki üreticilerin şevkini artıracak şeyler yapalım kim üretilsin.”

Share: